Samsun Üniversitesinde Bir Şehrin Kuruluşu Konuşuldu

Samsun Üniversitesinin düzenlediği etkinlikte konuşan Mimar Emre Özkan, ABD’nin Virginia eyaletinde bulunan ve insanların herhangi bir ayrıma maruz kalmadığı; planlı, düzenli, tabiatla iç içe pitoresk bir yerleşim yeri olan Reston kasabasının kuruluş sürecine dair çeşitli bilgiler aktardı. Mimar Özkan ayrıca şehir kültürünün oluşması için gerekli mimari, etik ve estetik değerlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi bünyesinde her salı günü düzenlenen ve misafir konuşmacıların mekânlara dair kişisel deneyimlerini katılımcılarla paylaştığı “Mekân Deneyimleri” ders etkinliği, bu hafta konuşmacı olarak Mimar Emre Özkan’ı ağırladı. Moderatörlüğünü, Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Emin Selçuk Taşar’ın üstlendiği ve çevrimiçi gerçekleştirilen derste Mimar Emre Özkan, “Yeni Bir Şehrin Kurulma Hikâyesi: Reston” temalı sunumunu gerçekleştirdi. Mimar Özkan’ın hasta şehirlere ve genişleyen banliyölere alternatif olarak tasarlanan Reston kasabasının hikâyesini, mimari ve şehircilik perspektifinden yorumladığı derse Samsun Üniversitesi akademisyenleri ve çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.

Herkesin Yaşayabileceği İdeal Şehir

Mimar Emre Özkan konuşmasının başında, ABD’nin Virginia eyaletinde bulunan Reston kasabasının kuruluş sürecine ilişkin bilgilere yer verdi. Reston şehrinin kurucusu Robert E. Simon’un hayat hikâyesine dair ilginç anekdotları aktaran Emre Özkan, sunumunda Simon’un hayalindeki şehri kurabilmek için öncelikle büyük miktarlarda arazi alarak işe başladığını söyledi. Daha sonra ise petrol şirketlerinde aldığı finansman desteği ile hayalindeki ideal şehri kurma çalışmalarına hız veren Simon’un ütopyasının ABD’de yaşanan 1929 ekonomik krizi sonrası büyük bir hayal kırıklığı ile son bulduğunu belirtti. Özkan, 2. Dünya Savaşının ardından şehir kurma idealini gerçeğe dönüştürmek için yeniden kollarını sıvayan Robert E. Simon’un, ABD’de 1960’larda başlayan ve toplumun her alanında hız kazanan sosyokültürel ve sosyoekonomik değişimlerin; farklı dil, kültür, etnisite ve ırksal birlikte yaşama pratiklerini yeniden şekillendirmesiyle birlikte ideal şehri kurma idealini yeniden yeşerttiğini ifade etti. Mimar Emre Özkan, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü. “ABD’de 1960’lı yıllardan 1970’li yıllara dek süren ırka dayılı ayrımcılığın birçok eyalette yasal olduğu gerçeğidir. Robert Simon’un yapmak istediği şey de, ırkçılığın sert yasalarla yaşatıldığı bir ülkede, insanların hiçbir ayrıma tabi tutulmadan aynı şehirde, aynı mahalle ve binalarda mutluluk içinde yaşayabilmesidir. Avrupa’daki benzeri eski yerleşimlerden de örnek alınarak idealindeki ilk mahalleyi kuruyor. Daha sonra farklı birkaç deneme yanılmadan sonra bazı olumsuz gelişmelerden sonra 1970’li yıllarda yeniden bu proje canlanıyor ve insanlar buralardan evler almaya başlıyorlar yatırımcılar burada bir araziyi geliştiren büyük yatırımcılar oluyor.”

Bir Şehir İçin Yedi Önemli İlke

Simon’un projesinin bir tür kentsel ütopyayı temsil ettiğini, her mahallede yüzme havuzları, toplum merkezleri ve tenis kortları bulunan ve ırka dayalı kısıtlamaların olmadığı bir yer olarak tasarlandığına dikkat çeken Özkan, “Robert Simon bu şehri kurarken yedi tane prensip koyuyor. Reston’da herkes için konut olsun. Sadece zenginler yüksek gelir grubundaki insanlar için olmasın. Herkesin yaşayıp aynı zamanda çalışıp aynı zamanda eğlenebileceği bir yapı olsun. Her bir birey önemli olsun. Unutulan bir kimse olmasın. Güzel olsun, doğayla iç içe bir yer olsun. Kütüphaneler, golf sahaları, sanat etkinlikleriyle yapılabilsin; aynı zamanda bu mali açıdan da başarılı bir örnek olsun.” açıklamasında bulundu. Özkan, Reston’un 2020 yılı itibarıyla 63 bin kişiye ulaşan nüfusu ile yüksek teknoloji ve bilgiye dayalı güçlü bir ekonomiye sahip bir kasaba olduğunu sözlerine ekledi.

Program, Emre Özkan’ın sunumunun ardından, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla sona erdi.

Öğrenci Destek Hattı