Adnan Demircan: “Bir Tarihçinin Geçmişte Vuku Bulan Hadiseleri Örtme Hakkı Yoktur.”

Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Saathane Buluşmaları dizisi kapsamında 30 Aralık 2023 tarihinde İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Adnan Demircan’ı ağırladı. Ahmet Gökçen’in moderatörlüğünde gerçekleşen program dizisinde, Adnan Demircan’ın “Fitne: Kardeşlerin Savaşı” adlı kitabı masaya yatırıldı.

Kitabının diğer eserlerinden farklı olarak usul meselesine ilişkin olduğunu vurgulayan Demircan, bu eserinin İslam tarihinin ilk dönem siyasi tarihi, iktidar ve muhalefet ilişkisi, muhalif gruplar ve muhalefetin nedenleri üzerine yaptığı çok sayıda çalışmanın bir nevi hülasası niteliğinde olduğunu, ilgili konularda yürütülecek çalışmaların karşısına her zaman çıkacak olan metodolojiye ilişkin problemleri ele almaya çalıştığını ifade etti. Bu açıdan kendi durumunu İbn Haldun örneği üzerinden anlatan Demircan, İbn Haldun’un esas çalışmasını ortaya koymadan önce Mukaddime’de tartıştığı usul meselesini, kendisinin ondan farklı olarak tarih çalışmalarını yaptıktan sonra izlediği yönteme açıklık getirmek amacıyla bu kitabı yazdığını vurguladı.

Hz. Peygamber’in vefatının ardından sahabe arasında meydana gelen, büyük oranda siyasal nitelikli ihtilaf ve anlaşmazlıklar ile bunların sonucunda çatışma ve savaşlara sahne olan fitneler döneminin, daha sonra İslam dünyasında müstakil mezheplerin ortaya çıkmasına ve etkisini bugün de sürdüren çok çeşitli sorunlara zemin hazırladığı ifade edildi. Bu bağlamda ele aldığı meselenin farklı mezhepler tarafından çeşitli değerlendirmelere konu olduğunu ifade eden Demircan, kendisinin bir tarihçi olarak ideolojik olarak taraf tutmamaya gayret gösterdiğini ve bir ufuk ve ideal olarak hakikati arama, gerçekleşmesi mümkün olmasa da ona ulaşma amacında olduğunu vurguladı. Fitne dönemindeki tarihsel olaylara ilişkin sünnilere ve şiilere ait güçlü tarih kurguları olduğunun altını çizen Demircan, bu bağlamda ihtilafları hakikat kaygısıyla nesnel bir gözle incelemeye çalıştığını ifade etti. Kitabın ilk bölümünde sahabe döneminde karşılaşılan ihtilafların ele alınıp incelenmesinde bilimsel olarak neden-sonuç ilişkisi kurabilmenin teorik imkânlarını tartıştığını belirten Demircan, bir çerçeve çizmeye gayret ettiğini vurguladı. İkinci bölümde ise Hz. Osman’ın katli ile başlayıp siyasi bölünme ve iç savaş ile devam eden ve nihayet Hz. Ali’nin katli ile sona eren olayları kısa ve öz bir biçimde ele aldığını ifade etti. Üçüncü bölümde ise fitneyi meydana getiren olay ve olguların nedenlerini tespit etmeye çalıştığını vurguladı. Ayrıca bu bölümde, başlangıçta siyasi nitelik arz eden çok sayıda tartışmanın zaman içinde dini bir muhteva kazandığı ve mezheplerin doğmasına yol açtığı ifade edildi.

Demircan, kendisine İslam dünyası için ‘yara’ olarak ifade edilen meseleler üzerine konuşmanın meşruiyeti ile ilgili yöneltilen bir soruya cevaben, ele aldığı konulardaki tarihçi konumuna işaret ederek şu ifadeleri kullandı: “Bunları kaşımayalım. Bunlar geçmişte kaldı. Allah bizi bunların kanlarından korumuştur, biz de dillerimizi koruyalım refleksi ehl-i sünnetin diğer mezheplerin bu konudaki eleştirilerine cevabıdır. Ama hakikati örtmeye çalışan bir cevaptır. Bir mezhep mensubu böyle tercih edebilir. Ama bir tarihçinin, geçmişte vuku bulan hadiseleri örtme hakkı yoktur. Bir insan bu konuları konuşmayı tercih etmeyebilir, hatta bunları konuşmanın zararlı olduğunu düşünebilir. Ona da saygı duyarım. Fakat müslümanlar için bir gerçek vardır. İncil’de Hz. İsa’ya atfedilen bir söz vardır: benim kanım yahudilerin üstüne sıçramıştır der. Tıpkı onun gibi Hz. Osman’ın kanı da ümmetin üstüne sıçramıştır. Ümmet bu kandan mütevellit birçok tartışmayı asırlar boyunca devam ettirmiştir.”

Saathane Meydanı içerisinde Süleymanpaşa Kültür Evi’nde yüz yüze gerçekleşen etkinlik, katılımcıların aktif katılımı, soru ve katkıları ile sona erdi.

Öğrenci Destek Hattı