Üniversitemizde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlama Etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin Cumhuriyet’e geçiş sürecini ve bu sürecin ardından gerçekleşen toplumsal ve siyasi dönüşümleri tüm perspektifleriyle irdeleyen “Türkiye’nin Cumhuriyet’e Geçişi ve Sonrası” başlıklı panel gerçekleştirildi. Canik Kampüsü 100. Yıl Konferans Salonu’nda düzenlenen panele üniversitemiz akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katılım gösterdi.
Moderatörlüğünü Samsun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fikriye Karaman’ın yaptığı; Samsun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Özgür Yılmaz ve Samsun Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Rıfat Karakoç’un konuşmacı olarak yer aldığı panelde Cumhuriyetimizin kuruluş sürecine ışık tutan tarihsel olaylar ve toplumsal dönüşümler hakkında kapsamlı değerlendirmelerde bulunularak katılımcılara önemli bilgiler sunuldu.
Tanzimat ve Islahat fermanlarının Cumhuriyet Düşüncesine Etkisi
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden Cumhuriyet’in ilanına kadar olan tarihi süreci, siyasi ve toplumsal değişimlerle ele alan Prof. Dr. Özgür Yılmaz, bu dönüşüm sürecine dair detaylara ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet fikrinin olgunlaşmasına dikkat çektiği konuşmasına Osmanlı döneminde biriken mirasın Cumhuriyet’in temelinde nasıl bir etki yarattığını anlatarak başladı. Prof. Yılmaz, Osmanlı’daki siyasi ve toplumsal yapının Cumhuriyet’in inşasında önemli bir rol oynadığını belirterek, Tanzimat ve Islahat fermanları ile Osmanlı’nın modernleşme çabalarının halk egemenliği anlayışının yeşermesine katkı sunduğunu ifade etti. Osmanlı mirasının halkın iradesinin şekillenmesinde zemin hazırladığını vurgulayan Yılmaz, “Cumhuriyet anlayışında en temel özelliklerden biri, yönetimdeki tüm gücün kaynağının halkın iradesi olmasıdır.” diyerek bu yapının Cumhuriyet’in karakteristik özelliği olduğunun altını çizdi.
Atatürk’ün Gençlik Yıllarındaki Fikri Temelleri
Prof. Yılmaz, konuşmasının devamında Cumhuriyet fikrinin Mustafa Kemal Atatürk’te nasıl şekillendiği ve olgunlaştığı ile ilgili detaylı bilgiler sundu. Mustafa Kemal Atatürk’ün daha öğrencilik yıllarında edindiği cumhuriyetçi düşüncelerin, Namık Kemal gibi önemli isimlerden etkilendiğini belirten Prof. Yılmaz, “Mustafa Kemal’in, özellikle Harp Okulu yıllarında Namık Kemal’in eserlerini okuduğu bilinir. Bu eserler, onun Cumhuriyet fikrini daha derinlemesine anlamasında etkili olmuştur.” sözleriyle Atatürk’ün gençlik yıllarındaki fikri temellerine dikkat çekti. Milli Mücadele sürecinde Atatürk’ün halk egemenliği fikrini çeşitli ortamlarda dile getirdiğini vurgulayan Yılmaz, bu dönemde Mustafa Kemal’in “Açıkça söyleyeyim: Şekl-i hükümet zamanı gelince, cumhuriyet olacaktır.” sözlerini anımsattı. Bu ifadeyle Atatürk’ün, Milli Mücadele’nin en zorlu günlerinde bile Cumhuriyet fikrini sağlam bir ideal olarak taşıdığını belirten Yılmaz, Amasya Genelgesi’nde yer alan “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” cümlesinin de bu düşünceyi açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Prof. Yılmaz, Cumhuriyet’in ilanına giden süreçte TBMM’nin kuruluşunun da büyük bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “TBMM çatısı altında yapılan düzenlemeler, halkın iradesinin her şeyin üstünde olduğunu göstermiştir.” dedi. Mustafa Kemal’in “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi etrafında halk iradesine dayalı bir yönetim modelinin temelini attığını söyleyen Yılmaz, “Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli temeli olarak şekillenmiştir.” ifadesini kullandı. Prof. Yılmaz, Mustafa Kemal’in bu süreçte Cumhuriyet’e dair kararlılığını sürdürdüğünü ve 29 Ekim 1923’te bu fikri gerçeğe dönüştürdüğünü belirterek konuşmasını tamamladı.
“Lozan Türk milleti İçin Siyasi Bir Zafer”
Doç. Dr. Rıfat Karakoç ise Cumhuriyet’in ilanı sürecini hazırlayan gelişmeleri ve Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen siyasal devrimleri detaylı bir şekilde ele aldığı konuşmasında Cumhuriyet’in temel ilkelerine vurgu yaparak, bu sistemin Türkiye için taşıdığı derin anlamı ve kazanımları dinleyicilere aktardı. Karakoç, konuşmasına Atatürk’ün “Cumhuriyet fazilettir.” sözüyle başlayarak, Cumhuriyet’in ilanına giden yolun önemli dönüm noktalarını sıraladı. Saltanatın kaldırılması, Lozan Antlaşması ve Ankara’nın başkent ilan edilmesinin, Cumhuriyet’in ilanını hazırlayan kritik adımlar olduğunu belirten Doç. Karakoç, Lozan Barış Antlaşması’na ilişkin “Türk milleti için siyasi bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde benzeri yoktur.” ifadesini kullanarak, bu zaferin gençliğe bir miras olarak bırakıldığını ve tarihsel öneminin iyi kavranması gerektiğini işaret etti. Doç. Karakoç, Cumhuriyet’in sağladığı en büyük imkânlardan birinin birey özgürlüğü olduğunu ifade ederek, “Cumhuriyet yalnızca adıyla bile birey özgürlüğünü aşılayan sihirli bir aşıdır.” dedi. Cumhuriyetin, kendisine bağlı olan toplumu ileri aşamalara götüren ve özgürlük davasında başarıya ulaştıran bir sistem olduğunun dile getiren Karakoç, siyasal devrimlere değinerek saltanatın ve hilafetin kaldırılmasıyla Türkiye’nin bağımsızlık yolunda büyük bir adım attığını belirtti. Meclis tartışmaları sırasında hilafetin kaldırılmasına karşı çıkan görüşleri de aktaran Karakoç, bu kararın Cumhuriyet’in bağımsız bir yönetim modeli olarak güçlenmesine katkı sunduğunu ifade etti.
“Çok Partili Hayata Geçiş Demokrasinin Yeşermesini Sağladı”
Karakoç, ayrıca Cumhuriyet döneminde eğitim ve hukuk alanında yapılan devrimlere temas ederek Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması ve 1924 Anayasası’nın kabul edilmesiyle eğitim ve hukuk sisteminde laikliğin yerleşmesinin, halk egemenliğinin güçlenmesinde önemli adımlar olduğunu vurguladı. “1924 Anayasası ile egemenlik kayıtsız şartsız millete ait olmuştur ve bu hak milletin tek temsilcisi olan TBMM’ye verilmiştir.” diyen, Doç. Karakoç anayasanın Cumhuriyetin temel yapısını güçlendirdiğine dikkat çekti. Cumhuriyet’in çok partili siyasi hayata geçiş sürecine de değinen Karakoç, demokratik bir toplum olma yolunda atılan bu adımın, Cumhuriyet’in gelişiminde vazgeçilmez bir unsur olduğunu belirtti. Atatürk’ün “Demokrasinin gerekliliğinden olan çok partili dönem Türkiye’mize de gelecektir. O zaman ben hayatta olmasam bile ruhum şad olacaktır.” sözünü hatırlatan Karakoç, Cumhuriyet’in demokrasi ile tamamlanmasının Atatürk’ün ideali olduğunun altını çizdi. Doç. Karakoç, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşunu ve diğer muhalefet partileriyle birlikte demokrasiyi kökleştirme çalışmalarını detaylandırarak, Türkiye’de çok partili hayata geçişin önemine vurgu yaptı, bu süreçlerin demokrasinin yerleşmesinde etkili olduğuna dikkat çekti.
Panelin sonunda, öğrencilerin yönelttiği soruların konuşmacılar tarafından yanıtlandığı bir soru-cevap bölümü gerçekleştirildi. Öğrencilerin tarihsel süreçler ve Cumhuriyet’in modern Türkiye üzerindeki etkileri hakkında sordukları sorulara verilen yanıtlar, katılımcılara bu döneme dair farklı perspektifler sundu.