Üniversitemiz, Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), “Politika Konuşmaları” dizisi kapsamında, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’ü ağırladı. DÜSAM Müdürü Dr. Vefa Kaya’nın moderatörlüğünde gerçekleşen “Küresel Dünyada Demokrasinin Krizleri” başlıklı programda, demokrasinin tarihsel gelişimi ve günümüzde karşılaştığı yapısal sorunlar ele alındı.
Samsun Üniversitesi Canik Kampüsü 100. Yıl Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe: Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ali Bilgin, Prof. Salih Kesgin, Prof. Dr. Selahattin Kaynak, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Kenan Çağan, Siyasal Bilgiler Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Demokrasi: Bir Büyü Mü, Gerçeklik Mi?
Konuşmasına demokrasinin tarihsel gelişimini ele alarak başlayan ve Antik Yunan’dan günümüze uzanan demokrasi serüvenini anlatan Prof. Öğün, demokrasinin bir büyü gibi ele alındığını belirterek “Demokrasi, tarih boyunca bir büyü gibi sunulmuştur. Eleştirilemez, dokunulmaz bir alan haline gelmiştir. Oysa demokrasiyi eleştirmek, ona zarar vermek değil; onu daha güçlü kılmaktır. Ancak bu büyü, eleştirenleri dışlayan bir mekanizmaya dönüşüyor. Bugün demokrasiyi sorguladığınızda sizi yaftalarlar, entelektüel arenadan dışlarlar. Bu durum, sağlıklı bir tartışma ortamının önündeki en büyük engellerden biridir.” dedi.
“Demokrasi, Çoğunlukçuluk ile Çoğulculuk Arasında Sıkıştı”
Demokrasinin çoğunlukçuluk ve çoğulculuk arasında sıkıştığını vurgulayan Öğün, günümüz dünyasında bu dengenin giderek bozulduğuna dikkat çekerek: “Çoğunlukçuluk, halkın genel iradesini esas alırken; çoğulculuk, farklı seslerin temsil edilmesini savunur. Bu ikisi arasında ince bir denge vardır. Fakat günümüzde bu denge ciddi bir şekilde sarsılmış durumda. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump’ı destekleyenler çoğunlukçu bir yapı inşa ederken, Biden’ı destekleyenler çoğulculuğu savunuyor. Bu ayrışma, yalnızca Amerika’ya özgü değil; Avrupa’da yükselen aşırı sağ partiler, Almanya’da AFD ve Fransa’da Le Pen gibi figürler benzer şekilde çoğunlukçuluk üzerinden hareket ediyor. Bu, demokrasinin en temel krizi olarak karşımıza çıkıyor.” uyarısında bulundu.
“Tekno-Kapitalizm Ulus Devletleri Sarsıyor”
Sanayi kapitalizminin çözülerek yerini tekno-kapitalizme bıraktığını ifade eden Prof. Öğün bu dönüşümün demokrasiyi kökten değiştirdiğini belirterek: “Sanayi kapitalizmi, işçi sınıfına bazı haklar tanımış ve refah devleti modelini doğurmuştur. Ancak bugün sanayi kapitalizmi yerini tekno-kapitalizme bırakıyor. Elon Musk, Jeff Bezos gibi figürler, ulus devletlerin sınırlarını aşarak yeni bir güç odağı haline geliyor. Devletlerin üzerinde konumlanan bu aktörler, siyaset ve ekonomi üzerinde doğrudan etki sahibi oluyor. Bu yeni sınıf, ulus-devletleri zorluyor ve geleneksel demokrasileri sarsıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, teknoloji devlerinin seçim süreçlerine doğrudan etki edebildiğini belirterek, “Bugün Elon Musk gibi aktörler, bir sosyal medya platformu aracılığıyla kamuoyunu yönlendirebiliyor, seçim süreçlerine doğrudan müdahale edebiliyor. Bu, demokrasiyi büyük bir krizle karşı karşıya bırakıyor. Artık yalnızca seçilmiş temsilciler değil; teknoloji milyarderleri de siyasi arenada önemli bir aktör haline geldi.” ifadelerini kullandı.
“Devlet, Ulus ve Sermaye Üçgeni Çatırdıyor”
Demokrasinin temelinde devlet, ulus ve sermaye dengesinin yattığını belirten Öğün, bu üçlü yapıdaki çatırdamanın demokrasiyi tehdit ettiğini işaret ederek: “Devlet, egemenlik peşindedir; ulus, kimlik arayışındadır; sermaye ise sürekli büyümek ister. Bu üç unsur arasındaki gerilim, demokrasiyi şekillendirir. Ancak finansallaşan ekonomiler, sermayeyi devletlerden bağımsız hale getirdi. Bugün sermaye, ulusal sınırların ötesinde hareket ediyor ve devletlerin manevra alanını daraltıyor.” dedi.
“Teknoloji Devleri Demokrasiyi Tehdit Ediyor”
Konuşmanın ardından Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e: “Hocam, konuşmanızda çoğunlukçuluk ve çoğulculuk meselesine değindiniz. 1990’lardan 2010’lara kadar Batı’da çoğulculuk önemli bir değer olarak öne çıkıyordu. Ancak 2010’dan sonra ulus devletlerin güçlenmesi ve çoğunlukçuluğun daha baskın hale gelmesiyle, çeşitliliğin giderek azaldığını ve daha homojen bir yapıya doğru evrildiğini gözlemliyoruz. Trump gibi liderlerin yükselişi, ancak arka planda Elon Musk gibi figürlerin küresel siyasete doğrudan müdahil olması da dikkate değer. Musk’ın Avrupa’daki seçim süreçlerine, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki seçimlere dolaylı yoldan etki ettiğini görüyoruz. Yükselen sağ hareketlerin Avrupa genelinde tekrar güçlenmesi, bu sürecin bir parçası olarak mı değerlendirilmeli? Sizce bu durum, demokrasinin geleceği açısından nasıl bir tablo ortaya koyuyor? Tedirgin olmalı mıyız?” sorusunu yöneltti.
Prof. Dr. Öğün, bu soruya “Sayın Rektörüm, tedirginliğinizi paylaşıyorum. Ben de bu gelişmeler karşısında oldukça kaygılıyım. Bugün sanayi toplumları çözülüyor. Kapitalizm dönüşüm içinde; sanayi kapitalizminin yerini ‘tekno-kapitalizm’ alıyor. Tekno-kapitalizm sermaye birikiminin teknolojiyle işlenmesi. Burada Heidegger’in teknik ve teknoloji arasında yaptığı ayrım bile artık yeterli değildir. Artık sermaye, teknolojiyle birleşerek devletlerden bağımsız hareket ediyor. Elon Musk, Jeff Bezos gibi isimler küresel siyasete doğrudan etki edebiliyor. Bu yeni sınıf, devletlerin alanını daraltıyor. Devletler yok olmayacak ama ‘tekno-devletlere’, uluslar da ‘tekno-uluslara’ dönüşecek. Ekonomi de klasik formunu kaybedecek. Bugün teknoloji, tarihin en kontrolsüz gücü haline geldi. Trump ve Avrupa’da yükselen aşırı sağ, bu tekno-sınıfla iş birliği içinde. Teknoloji devleri, küresel düzende yeni bir sayfa açmak için bu süreci hızlandırıyor. Ancak bu ittifak, bir noktada çatışmaya dönüşebilir. Trump gibi liderler, bir süre sonra teknoloji devlerine karşı durabilir. ”yanıtını verdi.
“Demokrasi Batı Ülkelerinde Değerini Koruyabilir mi?
Programın moderatörü Dr. Kaya, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e “Batı’nın hegomanyası önümüzdeki dönemde sonlandığında demokrasi hala Batı ülkelerinde değerini koruyabilir mi?” sorusunu yöneltti.
Prof. Dr. Öğün, “Sayın Kaya, çok önemli bir noktaya temas ettiniz. Batı’nın hegemonyası sona ererken demokrasinin Batı’da değerini koruyup koruyamayacağı gerçekten kritik bir soru. Ancak mesele şu ki, Batı’nın askeri ve siyasi gücü artık bu hegemonya için yeterli olmayabilir. Bu durum, inandırıcılığını kaybeden bir öğretmenin not dağıtmasına benziyor. Hoca, inandırıcılığını yitirdiğinde verdiği notun da bir anlamı kalmaz. Aynı şekilde Batı, uzun yıllar boyunca dünyaya demokrasi dersi verirken kendisi de bu konuda ikna edici olmalıydı. Geçmişte Batı, kendi demokrasilerini dünyaya örnek olarak sunuyordu. Ancak artık dünyada Batı’nın demokrasi modeli eskisi kadar etkili değil. Bu da Batı’nın küresel sahnedeki rolünü zayıflatıyor. Batı’nın sunduğu tasarımlar ve ideolojik modeller artık çöp oluyor. Bu süreçte yeni bir hegemonya şekilleniyor. Benim görüşüme göre, bu yeni hegemonya Batı’nın içinden değil, farklı bölgelerden doğacak. Avrupa zaten güç kaybediyor. Anglo-Amerikan dünya, Avrupa’nın zayıflamasıyla birlikte kendisine yeni bir partner arayacak. Bu partner, sanılanın aksine Pasifik değil, Hint Okyanusu ekseninde şekillenecek.” yanıtını verdi.
Program, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın’ın Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e hediye takdimi sonrası fotoğraf çekimi ile tamamlandı.