Doç. Dr. Alim Arlı: “Türkiye’deki politik ve kültürel, ideolojik hatlar ile düşünce dünyamızı ve beşeri bilim yapma faaliyetlerimizi etkileyen dikotomiler yatay veya dikey olarak kesişiyor”

Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Sosyoloji Güncesi kapsamında Arş. Gör. Vefa Kaya ve Arş. Gör. Büşra Nur Topal’ın moderatörlüğünde Doç. Dr. Alim Arlı’yı ağırladı. Online bir platform üzerinden gerçekleştirilen programda “Şerif Mardin: Eleştirel ve Anlamacı Bir Sosyal Bilim Zanaati” başlığı altında yaptığı konuşmayla Arlı, bir sosyal bilimci olarak Şerif Mardin’i özgün kılan hususları değerlendirerek izleyenlerin dikkatine sundu.

“Şerif Hoca ile ben ilk ilgilenmeye başladığımda aslında benim kafamda çok net bir oryantalizm sorunu vardı”

Şerif Mardin’in Türkiye sosyal bilimlerindeki yerine değinerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Arlı, “Şerif Mardin ismi Türkiye’de sosyal bilimler alanında önemli şahsiyet bu bakımdan değerlendirmeyi hak ediyor ve önemli bir külliyat bıraktı hocamız. Yaklaşık 200’e yakın özgün makale ve söyleşinin yanı sıra 10’dan fazla eser, kitap. Bunların her birisi de muhteva itibariyle tartışma oluşturan gündem yaratması itibariyle önemli metinler diye düşünüyorum çok önemli bir kısmı. Tabi Şerif Hoca’yla ilgili benim ilk bilgilerim daha çok gençlik yıllarında. Ben onu kitap olarak bastım ama yani insan gençken çok cesur oluyormuş. Şimdi onu daha iyi fark ediyorum. Belki bir vesile yani bu Türk sosyal bilimcileri ile ilgili yaptığım şeyleri yeniden okuyorum bir süredir. Onları tekrar bir yeniden yorumlamak isterim doğrusu. Şerif Hoca da dâhil olmak üzere böyle bir niyetim var. Henüz daha tam teşekküllü başlamamış olsam da zihnimde bazı şeyler var. Bir kısmını da bugün sizlerle belki tartışabilme imkânı olur. Şerif Hoca ile ben ilk ilgilenmeye başladığımda aslında benim kafamda çok net bir problem vardı. O da oryantalizm sorunu. Bayağı oryantalizm üzerine okuyordum lisansı bitirdikten sonra. Tabi Edward Said’in hayatımızda bir yeri vardı o zaman. Yazar olarak çok da seviyordum,” dedi.

“Cemil Meriç ve Edward Said’e yöneltilen eleştirilerin bir kısmı oksidantalistik söylemi üretip üretmediği kritiğinde düğümleniyor

Türk sosyal bilimlerinde bazı dikotomilerin çok belirgin olduğunu ifade ederek sözlerini sürdüren Arlı, “Yani bunlar neredeyse hani Şerif Mardin’in de sık kullandığı bir terimle ifade edecek olursak bir leitmotif gibi kendini tekrarlayan bazı şeyler var. Kavram çiftleri var. Bir tanesi Doğu-Batı kavram çifti, bir tanesi ileri-geri kavram çifti. Bunun gibi pek çok dikotomiler var bir kısmı Tanzimat’tan bize kalan bir kısmı Cumhuriyet sonrası. Bir kısmı çok partili dönem sonrasında ortaya çıkan çeşitli dikotomiler ve bunlar aslında bizim gerek düşünce dünyamızı gerekse de sosyal bilim, beşeri bilim yapma faaliyetlerimizi etkileyen dikotomiler. Böyle bakınca tabii Türkiye’deki politik ve kültürel, ideolojik hatlar da aslında bu problemlerle yatay veya dikey olarak kesişiyor bir yerlerde. Şerif Mardin’in metinlerini, yani aslında Nilgün hocaya ben bunu önerdim, o bana dedi ki yani tek boyutlu olmasın, bir de oksidantalizm boyutu olabilir burada. Çünkü o zaman işte gerek Şerif Hoca ile özel bir ilişkisi olan bir düşünür Cemil Meriç gerekse de Said’e yöneltilen eleştirilerin bir kısmı bu oksidantalistik söylemi üretip üretmediği, aslında eleştirdiği şeyin bir benzerini yapıp yapmadığı kritiğinde düğümleniyor,” şeklinde konuştu.

“Şerif Mardin: Eleştirel ve Anlamacı Bir Sosyal Bilim Zanaati” başlıklı konuşma, dinleyenlerin aktif katılımı, soru ve katkılarıyla sona erdi.

Öğrenci Destek Hattı