Üniversitemizde “Travma ve Aile” Sempozyumu Açılış Programı Gerçekleştirildi

Haberler - 08 Mayıs 2025 Per

Üniversitemiz Canik Kampüsü 100. Yıl Konferans Salonu’nda “Travma ve Aile” temasıyla düzenlenen ve iki gün boyunca devam edecek olan sempozyumun açılış programı gerçekleştirildi.  Canik Kampüsü 100 Yıl Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcılarımız; Prof. Dr. Ali Bilgin, Prof. Dr. Salih Kesgin, Prof. Dr. Selahattin Kaynak, Tıp Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Elif Mangan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz Dekanımız Prof. Dr. Kenan Çağan, Samsun İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Aras, Samsun Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Vekili Necmettin Aygün,  üniversitemiz akademik ve idari personeli ile çok sayıda öğrenci katıldı.

“Travma Çok Katmanlı Bir Olgudur”

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından başlayan sempozyumun açılış konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın konuşmasında:  “2025 yılının Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından “Aile Yılı” ilan edilmesi, hepimize aile kurumunun toplumsal yapımızdaki temel işlevini yeniden hatırlatmıştır. Bu çerçevede düzenlenen sempozyumumuzun teması olan travma ve aile ilişkisi hem bireyin hem de toplumun ruh sağlığını güçlendirme yolunda hayati bir alanı işaret etmektedir. Travma, bireysel bir deneyim olmasının çok ötesinde; aile yapısını, sosyal ilişkileri ve hatta kurumsal yapıları etkileyen çok katmanlı bir olgudur. Bu nedenle sempozyumumuzun, psikoloji, sosyal hizmet, psikiyatri ve cezaevi psikososyal hizmetleri gibi farklı disiplinlerden gelen uzmanların katkılarıyla zenginleşmesini oldukça kıymetli buluyorum. Çocukluk çağı travmalarından afet sonrası müdahalelere, Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme terapilerinden koruyucu aile uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede ele alınacak konular; hem akademik hem de pratik alanda önemli katkılar sunacaktır. Çocuk İzlem Merkezleri, Şiddet Önleme Merkezleri ve Cezaevi Psikososyal Hizmet birimlerinden gelen uzmanların deneyimleri, bu çabayı sahaya taşıma açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu anlamlı sempozyumun, travmaya maruz kalan bireylere yönelik daha etkili destek sistemlerinin geliştirilmesine, disiplinlerarası iş birliğinin güçlenmesine ve özellikle de kırılgan gruplara ulaşma noktasında yeni yollar açmasına vesile olmasını diliyorum. Katkı sunan tüm akademisyenlerimize, uzmanlarımıza ve öğrencilerimize teşekkür ediyor; sempozyumun verimli ve ufuk açıcı geçmesini temenni ediyor, hepinizi el kalbi duygularımla selamlıyorum.” ifadelere yer verdi.

“Travma Tek Başına Yaşanır Ama İyileşme Daima Birlikte Olur”

Açılış konuşmasında söz alan Üniversitemiz Psikolojik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Kübra Yılmaztürk Yıldırım yaptığı konuşmasında: “Bugün burada “Travma ve Aile” başlığı altında, hepimizi insan yapan, en kırılgan ama aynı zamanda en güçlü yanlarımızla bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu konuşmanın başında sizlere, bu sempozyumun ev sahibi olan Samsun Üniversitesi Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni, yani PSİKOMER’i tanıtmakla başlamak istiyorum. PSİKOMER, yalnızca bir merkez değil, bizlerin ruh sağlığına dair sorumlulukla taşıdığı bir kalp, bir vicdan, bir bilinç alanıdır. 2021 yılında yola çıktığımızda amacımız, bilginin yalnızca raflarda değil, hayatın içinde iyileştirici bir güce dönüşmesiydi. Bugün görüyorum ki o niyet büyüyor, derinleşiyor, daha fazla insana dokunuyor. Birlikteliğin gücü ile iyileşmeye dair büyük adımlara dönüşüyor. Merkezimizde yürütülen her çalışma; travma yaşamış bir çocuğun suskunluğunu duymak, bir gencin yönünü bulmasına yardımcı olmak, bir annenin yükünü hafifletmek ve bir babanın içinde çözülmemiş acılara alan açmak amacını taşır. Danışmanlık hizmetlerinden grup terapilerine, kurumsal düzeyde ortaklıklar oluşturduğumuz şehir ünitelerinden psiko-eğitimlere kadar pek çok başlıkta bireylerin ve ailelerin yanında olmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda öğrencilerimize uygulama alanı sunuyor, onları süpervizyonlarla destekliyor ve birlikte öğreniyoruz. Merkezimizin gelişimi konusunda verdiği desteklerden dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Aydın hocamıza şükranlarımızı sunuyoruz. Sempozyuma katılımı gösteren herkese gönülden teşekkür ediyor, programımızın hepimiz için anlamlı bir öğrenme, paylaşım ve en önemlisi bağ kurma alanı olmasını diliyorum. Hoş geldiniz.” diye konuştu. Açılış konuşmalarında travmanın bireysel ve toplumsal etkilerine değinilerek, multidisipliner yaklaşımın önemi ifade edildi. Protokol konuşmalarının ardından ilk oturumlara geçildi.

Travmanın Nöropsikolojik Boyutları ve Beyin Üzerindeki Etkileri

Dr. Fatih Ordu moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Travma ve Psikolojik Destek” başlıklı oturumda uzmanlar, travmanın etkileri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Kerem Laçiner, travmanın nöropsikolojik boyutlarına değindi. Laçiner, travmanın hem fiziksel hem de ruhsal yara anlamına geldiğini belirterek, kişinin içsel kaynaklarının yetersiz kaldığı olağandışı yaşantıları ifade ettiğini açıkladı. Travmatik olayların herkes üzerinde aynı etkiyi bırakmadığını vurgulayan Laçiner, başa çıkma becerileri ve psikolojik dayanıklılığın belirleyici rol oynadığını söyledi. Travma sonrası beyinde oluşan değişimlere dikkat çeken Laçiner, iyileşme sürecinde güvenliğin tesis edilmesi ve travmatik anıların yeniden anlamlandırılmasının önemli olduğunu ifade etti.

Çocukluk Çağı Travmalarının Yaşam Boyu Etkileri

Oturumun ikinci konuşmacısı Doç. Dr. Bilge Türkoğlu, çocukluk çağı travmalarının yaşam boyu etkilerine ilişkin bilgiler verdi. Türkoğlu, çocukluk döneminde savunma mekanizmalarının tam gelişmemiş olması nedeniyle yaşanan travmaların kalıcı etkiler bırakabildiğini belirtti. Yaşam boyu deneyimlenen travmaların dörtte birinin çocukluk döneminde gerçekleştiğini aktaran Türkoğlu, bu travmaların beynin yapısal gelişimini olumsuz etkilediğini ve ileriki yaşamda çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklara neden olabildiğini vurguladı. Türkoğlu ayrıca, koruyucu aile hizmet modelinin travma yaşamış çocuklar için önemli bir alternatif olduğunu söyledi.

“EMDR Terapi Yöntemi Travmada Etkili”

Oturumun üçüncü konuşmacısı Uzman Psikolog Özge Tan ise, çocuk ve ergenlerde EMDR temelli travma çalışmaları hakkında bilgi verdi. Tan, travmanın kişinin geçmişi ve geleceğiyle olan bağını kopartacak kadar güçlü bir etki oluşturabildiğini belirtti. EMDR terapisinin zihnin doğal iyileşme mekanizmasını yeniden devreye soktuğunu açıklayan Tan, bu yöntemin farklı travmatik yaşantıların işlenmesinde etkili olduğunu ifade etti. Çocuk ve ergenlerle yapılan EMDR çalışmalarında gelişimsel farklılıkları gözetmenin ve ebeveynleri sürece dahil etmenin önemini vurgulayan Tan, hikaye terapisi ve kum tepsisi terapisi gibi yaratıcı yöntemlerin EMDR ile entegre edilebileceğini söyledi.

“Travma Sonrası Çocuklarda Rehabilitasyon Süreci”

Öğle arasının ardından Dr. Özge Ünal Koçaslan moderatörlüğünde “Travma ve Çocuk” başlıklı ikinci oturum gerçekleştirildi. Bu oturumda ilk olarak Psikolog Şeyma Nur Gül söz aldı. Gül, “Travmaya Maruz Kalan Çocuklara Yönelik Rehabilitasyon Programı” konulu sunumunda, çocuklarda travma sonrası görülen davranışsal ve duygusal değişimlere müdahale yöntemlerini anlattı. Özellikle bilişsel-davranışçı terapi teknikleri ve oyun terapisi yöntemlerinin bütünleştirildiği rehabilitasyon programlarının etkinliğini vurgulayan Gül, ülkemizde uygulanan programların sonuçlarına dair istatistiksel verileri katılımcılarla paylaştı. Travma sonrası çocuklarda görülen kaygı, depresyon ve sosyal geri çekilme gibi sorunların azaltılmasında kullanılan teknikler hakkında detaylı bilgiler sundu.

“Travma Mağduru Çocuklara Yaklaşımda Çocuk Dostu Adli Görüşme Teknikleri”

Çocuk Destek Merkezi Müdürü Sevil Bilasa ise “Travmaya Maruz Kalan Çocuklar İlk Müdahale Hizmetleri” başlıklı sunumunda, travma yaşayan çocuklara yönelik acil müdahale protokollerini ve kurumlar arası koordinasyon süreçlerini aktardı. Bilasa, travma mağduru çocuklara yapılacak ilk görüşmelerde kullanılması gereken teknikleri ve dikkat edilmesi gereken hususları bilimsel bir çerçevede ele aldı. Özellikle ikincil travmatizasyonun önlenmesi için alınması gereken önlemlere dikkat çeken Bilasa, çocuk dostu adli görüşme tekniklerinin önemini vurgulayarak Çocuk Destek Merkezi’nin sunduğu psikososyal destek hizmetlerinin içeriği ve etkililiğine dair güncel veriler paylaştı.

“Erken Dönem Travmaları ve Yetişkin Yaşamına Etkileri”

Oturumun son konuşmacısı Klinik Psikolog Enise Öziç, “Çocukluk ve Ergenlik Çağı Travmalarının Yetişkin Yaşamına Yansıması” konulu sunumunda, erken dönem travmalarının nörobiyolojik etkilerini ve bunların yetişkin yaşamındaki yansımalarını ele aldı. Öziç, çocukluk çağı travmalarının beyin gelişimi üzerindeki etkilerine değinerek, özellikle prefrontal korteks ve hipokampüsteki yapısal değişimlerin, yetişkinlikte görülen duygusal düzenleme problemleri ve karar verme süreçleriyle ilişkisini açıkladı. Travmatik yaşantıların epigenetik mekanizmalar aracılığıyla kuşaklar arası aktarımı konusuna da değinen Öziç, yetişkinlikte görülen bağlanma sorunları, kişilerarası ilişki zorlukları ve duygu düzenleme güçlüklerinin erken dönem travmalarıyla ilişkisini güncel araştırma bulgularıyla destekledi.

“Ceza İnfaz Kurumlarında Travma Odaklı Terapi Programları”

Günün son oturumu Doç. Dr. Fatma Altun Kobul moderatörlüğünde “Travmada Kurumsal Müdahaleler” başlığıyla gerçekleştirildi. Bu oturumda  Psikolog İlayda Şahin, ceza infaz kurumlarında travma mağduru bireylere yönelik psikolojik destek programlarını ve bu programların etkinliğini değerlendiren çalışmaları sundu. Şahin, özellikle ceza infaz kurumlarında uygulanan travma odaklı bilişsel davranışçı terapi programının içeriği ve uygulanma süreçleri hakkında detaylı bilgiler verdi.

“Travma Mağduru Hükümlülerin Sosyal Uyum Süreci”

Sosyal Hizmet Uzmanı Gaye Beyzanur Bölücek, travma mağduru hükümlülerin sosyal uyum süreçlerini desteklemek amacıyla geliştirilen psikososyal destek modellerini ve vaka yönetimi yaklaşımlarını anlattı. Bölücek, özellikle tahliye sonrası toplumsal entegrasyonu kolaylaştırmaya yönelik müdahale programlarının içeriği ve sonuçları hakkında istatistiksel veriler paylaştı.

“Aile İçi Şiddet Mağdurları İçin Kurumsal Destek Mekanizmaları”

Oturumun son konuşmacısı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nden (ŞÖNİM) Sosyal Hizmet Uzmanı Tuba Talay Tacar ise, aile içi şiddet mağdurlarına yönelik koruma ve destek mekanizmalarını ve bu süreçte kullanılan risk değerlendirme araçlarını tanıttı. Tacar, travmatik yaşantıların ardından bireylerin güvenliğinin sağlanması ve psikososyal iyilik hallerinin desteklenmesi için kurumlar arası işbirliğinin önemini işaret ederek ŞÖNİM’in sundukları hizmetlerin etkinliğine dair yapılan çalışmaların sonuçlarını da katılımcılarla paylaştı.

Sempozyumun ilk günü, sunumların ardından gerçekleştirilen soru-cevap bölümüyle tamamlandı. Katılımcılar, konuşmacılara travma ve aile ilişkisi hakkında merak ettikleri soruları yöneltme ve kendi deneyimlerini paylaşma fırsatı buldular. İlk günün sonunda yapılan değerlendirmede, travmanın multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmasının önemi bir kez daha vurgulanırken, sempozyumun ikinci gününde gerçekleştirilecek oturumlar hakkında bilgilendirme yapıldı.