Rektör Aydın, Ulusal Basına Üniversitemizi Anlattı

Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Yeni Şafak gazetesine konuk oldu. Rektör Aydın gazeteye verdiği röportajda, Samsun Üniversitesinin kurulum süreci, eğitim vizyonu, TEKNOFEST yarışmalarında elde edilen dereceler, TEKNOFEST Karadeniz, TÜBİTAK öğrenci projelerindeki başarılar ve üniversitede yürütülen dış kaynaklı projelere değindi.

Yeni kurulan bir üniversite olarak Samsun Üniversitesinin kurulum süreci ve açtığınız bölümler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Üniversitemiz 18 Mayıs 2018 tarihinde 5 fakülte, 1 yüksekokul, 1 meslek yüksekokulu ve 1 lisansüstü eğitim enstitüsü olarak kuruldu. Mühendislik Fakültesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi ve Mimarlık ve Tasarım Fakültesi kanunla kurulan yeni fakülteler iken Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi, Sivil Havacılık Yüksekokulu ve Kavak Meslek Yüksekokulu, Ondokuz Mayıs Üniversitesinden bağlantısı değiştirilerek üniversitemize aktarıldı. Samsun şehrinin doğusunda Canik yerleşkesi, batısında Ballıca yerleşkesi ve güneyinde Kavak yerleşkesi olmak üzere 3 yerleşkeye yayılan üniversitemize 5 Eylül 2018 tarihinde kurucu rektör olarak atandım. Ardından yeni birim ve bölümler açma sürecine girdik. Mesleklerin ve sektörlerin sürekli geçişkenlik gösterdiği günümüzde, üniversitemiz içerisinde yeni bölümler açarken kontenjan doluluğu kaygısı gütmekten ziyade doğrudan ihtiyaca yönelik, gelecek vaat eden ve bölgenin taleplerine karşılık verecek bölümler açmayı öncelik olarak belirledik. Halihazırda var olan gözbebeği bölümlerimiz Havacılık Uzay Mühendisliği, Meteoroloji Mühendisliği, Uçak Bakım Onarım ve Havacılık Yönetimine ilave olarak Samsun’un sağlık, biyomedikal, denizcilik işletmeleri, uluslararası ticaret, yazılım, endüstri, mimarlık gibi alanlardaki ihtiyaçlarına nitelikli insan gücü ve Ar-Ge çalışmalarıyla katkı sağlayacak bölümler açtık. Bu kapsamda “Sağlık Kenti Samsun” mottosuyla yola çıkarak Karadeniz Bölgesinin en büyük sağlık üssü olmasına katkı sağlayacağını düşündüğümüz şehrimizin ikinci Tıp Fakültesini kurduk ve ilk öğrencilerini aldık.

Samsun’un aynı zamanda 3 tane uluslararası limanı olan önemli bir liman şehri olduğunu göz önünde bulundurup bu limanlarda görev alabilecek profesyoneller yetiştirmek için Denizcilik İşletmeleri Bölümü açtık. Bölgenin ihracat kapasitesine katkı sağlayabilmek için Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümünü; biyomedikal aletler alanında 80’den fazla ülkeye ihracatın yapıldığı Samsun şehrinin bu alandaki ihtiyacına yönelik olarak Biyomedikal Mühendisliği Bölümünü; şehrimizde faaliyet gösteren fabrikaların üretim süreçlerinin iyileştirilmesi yönündeki talepleri üzerine Endüstri Mühendisliği Bölümünü; geleceğin mesleklerinde ilk sırada gelen ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun başlattığı 1 milyon yazılımcı projesine paralel düşüncelerle Yazılım Mühendisliği Bölümünü; sıra dışı eğitim konseptiyle şehirleşme konusunda ülkemizin ihtiyaç duyduğu hassasiyetlere sahip Mimarlık Bölümünü kurduk. Bu yaklaşım bölümlerimizi kurarken dikkat ettiğimiz ve uyguladığımız ilkelere sadece birer örnektir. Dolayısıyla üniversitemizdeki tüm bölümler akademik bir perspektif ve özenle, pratikteki kritik ihtiyaçlar gözetilerek açılmıştır.

 

Üniversitenizin genel ve eğitim vizyonu hakkında bilgi verebilir misiniz? Üniversiteyi hangi temeller üzerine inşa ediyorsunuz?

Biz üniversite olarak yola çıkarken bulunduğumuz şehri, bölgeyi, bizden beklentileri, tarihimizi ve ülkemizin stratejik çalışmalarını göz önünde bulundurduk. Ayrıca biliyoruz ki, ülkemizin ihtiyaç duyduğu eğitim anlayışı, yükseköğretimdeki niceliksel büyümeye paralel olarak niteliksel derinliğe de sahip bir eğitim anlayışıdır. Bu bağlamda üniversite olarak eğitim vizyonumuzu “Nitelikli toplum tahayyülüne ulaşmış, nitelikli eğitim ve araştırmalar ile Türkiye’nin gününe ve geleceğine katma değer sağlayan üniversite” olarak belirledik. Bu vizyon hem bölgesel hem de ulusal düzeyde bilimsel, kültürel ve entelektüel anlamda bir odak noktası olma hedefine dayanmaktadır. Böylece, bağlı olduğumuz topraklara ve tarihimize olan borcumuzu, geleceği şekillendiren öncü bir kurum inşa ederek ödeyebileceğimize inanıyoruz. Bu eğitim vizyonu doğrultusunda şekillendirdiğimiz üniversitemizde bazı temelleri sağlam atmak gerektiğini düşünüyoruz. Öncelikle şehirden ve sektörden uzak kalmamayı, onlarla daima bilgi ve tecrübe transferi halinde olmayı en önemli ilke olarak belirledik. Bölgesel ihtiyaçlar ve üniversite-sanayi iş birliği başta olmak üzere Samsun şehri ve Karadeniz Bölgesinin ekonomisini ayakta tutan bütün sektörlerle ilişkiler kurmaya öncelik verdik. Bu kapsamda sektörden birçok firmayla protokoller yaparak ortak malzeme kullanımı, staj, ortak iş gücü, akademik danışmanlık, ortak proje, istihdam gibi konularda çalışmalar gerçekleştirmekteyiz. Bu protokoller kapsamında halihazırda birçok öğrencimiz mezuniyet öncesi iş teklifleri aldı. Aynı şekilde sektör çalışanları üniversitemizde deneyimli akademisyenlerimizden hizmet içi eğitimler almaya başladılar.

Üniversite vizyonumuzu yapıtğımız işlerin tamamında açıkça görebilirsiniz. Bunlar arasında en bariz olanı ise kurma aşamasını devam ettirdiğimiz Ballıca Yerleşkesidir. 1990’ların sonunda üretime başlayan Ballıca Tütün Fabrikasının 2005 yılında özelleştirilmesi ile içinde 60 adet tütün kurutma hangarının yer aldığı yaklaşık 700 dönümlük arazisi Milli Emlak Müdürlüğü tarafından 2019’da üniversitemize tahsis edildi. Üniversitemiz, mekan hafızasını korumak, sürdürmek ve eğitim işleviyle gelecek nesillere aktarmak niyetiyle çıktığı yolda, mevcut hangarları ana mimari yapılarını koruyarak restore etmek suretiyle fakültelere ve üretim kampüsüne dönüştürmeye devam ediyor. Mutlak “sıfır atık” anlayışıyla endüstriyel miras olan hangar alanları restorasyonuyla oluşturulan çevre dostu, kendi enerjisini üreten ve atık suları depolayarak kullanan sürdürülebilir doğal bir kampüs alanı inşa etmeye devam ediyoruz. Ahşap, çelik gibi kampüste yer alan yapısal malzemeleri proje üretim süreçlerinde değerlendirerek sürdürülebilir yaklaşımımızı desteklemek, maliyet girdilerini azaltmak ve israftan kaçınmayı amaçladık. Özetle, bulunduğu yere saygı duyup ona önem veren; bulunduğu yerin nitelikli yapısına sahip çıkan ve onu benimseyen; oranın ihtiyaçlarını tespit edip birikimiyle etrafına da nitelik katan çevre dostu bir üniversite inşa ediyoruz.

Son olarak belirtmem gerekir ki vizyonumuz, Cumhuriyet’in 100. yılına emin adımlarla yaklaşırken ülkemizin 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarından ayrı düşünülemez. Üniversitemiz daima ülkemizin kültürel, entelektüel ve bilimsel nitelikte gelişim ideallerinin bir parçasıdır. Vizyonumuzun açıkça bu bilinçle şekillendiğinin de bilinmesini isteriz.

 

Üniversite olarak öğrencilerinize nasıl bir kültür ve hangi değerleri kazandırmak istiyorsunuz?

Bu konuda ilk diyebileceğim Samsun Üniversitesinde hiçbir öğrencimizin aldıkları eğitim sürecinde edilgen bir pratik içerisinde olmadıklarıdır. Öğrencilerimiz tam tersine öğrendikleri bilginin anlamını kavrarken onu yeniden yorumlayabilen, sınayabilen ve özgürce sorular sorabilen etkin bir role sahiptir. Biz öğrencilerimizin bu yapıda bir “Samsun Üniversiteli Kimliği” edinmelerini arzu ediyoruz. Bu kimlik kendi içinde başarıyı ve daima daha fazlasını talep etme, araştırma kültürüne sahip olma, lisansüstü düzeyini beklemeden diyaloga dayalı bir akademisyen-öğrenci ilişki yürütebilme, lisans seviyesinde en az bir TÜBİTAK öğrenci projesi yapma ya da bir projede bursiyer olarak yer alma, mezuniyet öncesi bir kurumda muhakkak staj yapma, TEKNOFEST ve benzeri ulusal/uluslararası yarışmalara bireysel veya takım halinde başvuru yapma gibi eylemleri barındırmaktadır. Henüz kuruluşumuzun dördüncü yılındayız. Ama görüyoruz ki çok şükür bu pratikler öğrencilerimizin dünyasında şimdiden belirgin şekilde bir kültür oluşturmaya başladı. Biz inanıyoruz ki öğrencilerimizde bu kültür oluştukça onların özgüvenleri de daha da artacak. Bu özgüvene ve beraberinde üretim kültürüne toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz çok açık.

Ayrıca tüm bölümlerimizde yer alan zorunlu Akademik İngilizce 1-2-3-4 dersleriyle öğrencilerimizin özgün ve meydan okuyucu fikirlerini uluslararası platformlarda da paylaşıma açmalarını arzu ediyoruz. Bu konudaki ciddi anlamda olumlu geri dönütler alıyoruz. Bir başka arzu ettiğimiz husus ise öğrencilerimizin sadece kendi alanlarıyla sınırlı kalmamalarıdır. Bu noktada sosyal bilimler alanlarına mantık ve teknik; temel bilimlerdeki alanlara ise felsefe dersi koyarken öğrencilerimizin disiplinler arası bakış açısıyla kendi alanlarını yeniden daha özgün şekilde yorumlayabileceklerini düşündük. Ayrıca bu düşünce paralelinde öğrencilerimizi çift anadal programımızla (ÇAP) iki lisans programını aynı anda okumaya teşvik ediyoruz. Aynı alan grubundaki programlar arasındaki fark dersleri en çok 70, farklı alan grubunda ise en çok 90 ulusal kredi olarak belirledik. Böylece öğrencilerimizi kendi bölümlerine yakın bir iki bölüme mahkum etmeyen, çok fazla seçeneği onları sunan 79’un üzerinde bölümler arası protokol düzenledik. ÇAP protokolü olmayan herhangi bir bölümümüz veya programımız bulunmamaktadır. Disiplinler arası bakışı öğrencilerimize sunabilmek için yapısal imkanları ziyadesiyle zorladık.

Yine çok önemsediğimiz başka bir nokta ise öğrencilerimizi iş dünyasının beklentilerine cevap verecek niteliklerle mezun edebilmek için uygulamalı dersler ve saha deneyimi ile donatmaktır. Bu nedenle, tüm bölümlerin müfredatlarına zorunlu staj veya seçmeli işletmede mesleki eğitim dersini koyduk. Böylece öğrencilerimiz yedi dönem okulda bir dönem ise işletmede çalışarak mezun olabiliyor. Tüm bunların temelinde kültürel ve irfani köklerimize bağlı olan ve aziz milletimizin zengin tarihsel mirasını hakkını vererek geleceğe taşıyan öğrenciler yetiştirme hedefimiz yatmaktadır.

 

TEKNOFEST ile anılan bir üniversitesiniz. TEKNOFEST ile ilişkiniz nasıl başladı ve bu zamana kadar yapılan TEKNOFEST yarışmalarındaki başarı durumunuz nedir?

Öncelikle TEKNOFEST’in ne olduğu konusunda birkaç söz söylemek isterim. TEKNOFEST, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülük ettiği ve ülkemizi her alanda tam bağımsız kılacak Milli Teknoloji Hamlesine insan kaynağı yetiştirmek için Türkiye Teknoloji Takımı, kısaca T3 Vakfı tarafından 2018 yılında düzenlenmeye başlanan ve her yıl katılımcı sayısı katlanarak artan dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivalidir. Üniversite olarak biz bu çok önemli organizasyonla aynı yaştayız, ikimiz de 2018 yılında dünyaya gözümüzü açtık. İşte bu nedenle biz kendimizi “TEKNOFEST ile doğmuş, onunla bütünleşmiş bir
üniversite” olarak tanımlıyoruz. ÜniversitemizTEKNOFEST’te farklı kategorilerde üst üste birçok başarı elde etti. Bu başarılar her yıl üstüne koyarak arttı ve her yıl daha fazla takımla TEKNOFEST’te yer almaya başladık. İlk başarımızı daha 2018 yılında İstanbul Havalimanında düzenlen ilk TEKNOFEST yarışmasında elde ettik. Üniversitemiz Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi öğrencilerimizden oluşan “Samsun Roket Takımı” Kızılırmak Roketi ile yüksek irtifa kategorisinde ikinci oldular. TEKNOFEST’te bu ikincilik uluslararası dikkat çekerek takımımız 2019 yılında ABD’de düzenlenen Spaceport America Cup (IREC) Roket Yarışmasına davet edildi. T3 Vakfı’nın da destekleriyle takımımız ABD’ye giderek yarıştı ve orada “En İyi Takım Ruhu Ödülü”nü kazandı. 2020 yılına gelindiğinde TEKNOFEST Gaziantep’te Üniversitemiz adına kürsüye çıkan “Tanyeli Roket Takımı”yla alçak irtifada ve en özgün tasarım alanlarında birincilik, “Samsun Üniversitesi Elektrikli ve Otonom Araçlar Takımı (SAMÜELAR)” ise Uluslararası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışlarında kurul özel ödülü kazandı. Son olarak 2021 yılında İstanbul Atatürk Havalimanında yapılan dördüncü TEKNOFEST yarışmalarında üniversitemiz takımları ödüle doymadı desem yanlış olmaz. Üniversitemiz adına kürsüye çıkan “Tanyeli Roket Takımı” orta irtifada ve en özgün tasarım alanlarında birincilik; “SAMÜELAR” adlı elektrikli araç takımımız Uluslararası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışlarında verimlilik alanında ikincilik ve kurul özel ödülü; ilk TEKNOFEST ile birlikte üniversitemiz adına tüm roket yarışmalarına katılan Samsun Roket Takımımız ise yüksek irtifada üçüncülük ve yine ABD’de düzenlenen Spaceport America Cup (IREC 2021) Roket Yarışmasında “Teknik Mükemmeliyet” kategorisinde ikincilik ödülü aldı. Tüm bu başarılar TEKNOFEST ile organik bağımızın daha da pekişmesine yol açtı ve 2021 yılı itibarıyle üniversitemiz TEKNOFEST’in paydaş üniversitelerinden oldu.

Bu yıl TEKNOFEST Samsun merkezli olarak yapılacak. TEKNOFEST’in Samsun’a gelmesinde üniversitenizin katkısı var mı? TEKNOFEST 2022 yarışmalarına yönelik hazırlıklarınız nasıl gidiyor?

Bu sorunuzun cevabı aslında bir önceki sorunun cevabıyla doğrudan ilişkili. Anadolu’da bir üniversitenin hatta yeni kurulmuş bir üniversitenin 2018 yılından itibaren TEKNOFEST’teki artan başarı grafiği T3 Vakfı ve Sayın Selçuk Bayraktar’ın da dikkatini çekti. Birçok öğrencimize başarılarından dolayı TEKNOFEST ve T3 Vakfı bursu sağlandı. Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültemizin akademisyen ve öğrencileriyle başlayan ve sonrasında sürece Mühendislik Fakültemizin akademisyen ve öğrencilerinin katılımıyla devam eden başarılarımız üniversitemizin adının TEKNOFEST ile öne çıkmasını ve bütünleşmesini sağladı. Bu gelişmeler kampüsünde uçak-uzay mühendisi, uçak teknisyeni ve pilot yetiştiren tek üniversite olarak bizi havacılık alanında ihtisaslaşmaya sevk etti. Nitekim bu özelliğimiz, bu yıl TEKNOFEST’in Samsun merkezli yapılması kararının alınmasında etkisi olmuştur desem yanlış olmaz diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra şehrimizin Millî Mücadele kenti olmasının ve başta Sayın Valimizin, milletvekillerimizin ve yerel yöneticilerimiz olmak üzere herkesin çok ciddi emeği oldu. Buradan TEKNOFEST kıvılcımını şehrimizde ilk kez yakan, şehrimize ciddi başarılar kazandıran üniversitemiz Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültemizin akademik personeline ve öğrencilerine tekrar teşekkür ediyorum.

Bu yıl düzenlenecek TEKNOFEST yarışmaları kapsamındaki hazırlıklara gelirsek; gerek öğrencilerimiz gerekse akademisyenlerimiz tabir caizse arı gibi çalışıyorlar. Biz üniversite olarak Özdemir Bayraktar Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi ve Mühendislik Fakültesiyle elde ettiğimiz başarıları üstüne koyarak artırmak istiyoruz.
Ama bunun yanı sıra TEKNOFEST’in sadece teknik alanlardan ibaret olduğu algısını kırmak ve TEKNOFEST ruhunun tüm alanlara hâkim kılınmasına katkı sağlamak için bu yıl sosyal ve beşeri bilimler alanındaki öğrencilerimizi de sürece katmak için üniversitemiz bünyesinde Teknik Bilimler ve Sosyal ve Beşeri Bilimler Koordinatörlükleri kurduk. Önemli ediplerimizden Ali Emiri Efendi daha yirminci asrın başında “Tayyareye binmiş geziyor naz ile canan” dediğinde teknik ve edebiyatı apayrı görmüyordu. Öğrencilerimize TEKNOFEST başvuruları sürecinde proje fikri oluşturma, takım ruhu kazandırma, proje yazma gibi konularda eğitimler ve mentorluk desteği verdik. Bunun neticesinde 24’ü sosyal ve beşerî bilimlerden olmak üzere TEKNOFEST 2022’ye toplam 52 proje ile başvurduk, açıklanan sonuçlara göre 42 proje ile TEKNOFEST’te yolumuza devam etmekteyiz. Tüm takımlarımızın finallerde derece elde edeceklerine yönelik inancımız tamdır. Çünkü biz takımlarımızın fikir aşamasından prototip geliştirmelerine, üretim aşamasından takımların finaldeki sergilerine kadarki süreçte her an yanlarındayız. TEKNOFEST 2022 ile ilgili çok önemli bir başka husus ise, TEKNOFEST’in gözde yarışmalarından Savaşan İHA Yarışmasının 16-21 Ağustos 2022 tarihleri arasında üniversitemiz Ballıca yerleşkesinde düzenleniyor olmasıdır. Bu kapsamda şehrimizi en iyi şekilde temsil etmek için ilgili yerel aktörlerle hazırlıklarımızı itina ile yürütüyoruz.

 

Üniversitenizin dış kaynaklı araştırma projeleri ve TÜBİTAK destekli öğrenci projeleriyle ilgili durumu nedir?

Üniversitemiz kısa geçmişine rağmen dış kaynaklı projeler konusunda hızlı bir ivme yakaladı. İlk günden bu yana proje temelli çalışma, araştırma projelerinin hazırlanması ve uygulanması sürecini desteklemek önceliğimiz oldu. Bu kapsamda öğretim elemanlarımız ve öğrencilerimize destek sağlayan yapılar kurduk. Bölümlerimizde görev yapan yeni doktoralı genç akademisyenlerin kariyerlerine yönelik projeler geliştirerek, bilimsel çalışmalarını proje tabanlı yürütmelerini teşvik ettik. Bunların neticesinde havacılık ve uzay bilimleri, mühendislik bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında akademisyenlerimiz TÜBİTAK, Ufuk 2020, Erasmus+ Programları gibi kaynaklardan fon elde ettiler.

Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı (CMDP) kapsamında üniversitemizin “Samsun Hava Araçları Bakım Onarım Hizmet Kapasitesinin Güçlendirilmesi ve Özel Sektörle İşbirliklerinin Oluşturulması” başarılı bulunarak desteklenen projesi hem üniversitemiz adına hem de şehrimiz adına büyük bir başarıdır. Bu destek programının amacı bölgesel çekim merkezi niteliğini haiz şehirlerin katma değeri yüksek üretim, ihracat, istihdam, verimlilik, teknoloji ve yenilikçilik kapasitelerinin artırılmasıdır. Aynı zaman da bu projemiz üniversitemizin havacılık ve uzay bilimleri alanında ihtisaslaşma hedefi için de önemli bir başarıdır. Bu proje kapsamında piyasa talebi yüksek olan Hava Araçları Bakım Onarım teknisyeni yetiştirmek üzere bir özel eğitim merkezi oluşturulacak, bağlı sektörler çerçevesinde CNC ve kaynak operatörü yetiştirmek üzere CNC ve kaynak atölyeleri kurulacak, böylece istihdama ve kent ekonomisine katkı sağlanacaktır.

Akademisyenlerimizin başarıları her geçen gün katlanırken öğrencilerimizin bu kültürle yetişmesi ve bu konuda yetkinlik kazanması da önceliğimiz oldu.
Öğrencilerimizin lisans seviyesindeyken Ar-Ge ve tasarım kültürüne sahip olmaları için üniversitemizin tüm birimlerinde çalışmalar yürüttük. TÜBİTAK 2209 A ve B projeleri çerçevesinde öğrencilerimize yönelik bilgilendirme toplantıları, eğitimler, çalıştaylar düzenledik. Dahası bireysel koçluk sağlayan ekibimizle öğrencilerimiz büyük başarılar elde ettiler. Bunun bir örneği Mayıs ayında açıklanan TÜBİTAK 2209 proje sonuçlarıdır. Bu sonuçlara göre üniversitemiz toplam 80 öğrenci projesiyle ülkemizdeki tüm üniversiteler arasında onuncu sırada yer almıştır.  Gerek akademisyenlerimiz gerekse öğrencilerimiz destek aldığı projelerle hem üniversite altyapısının hem araştırma kültürünün gelişmesine katkı sağladı. Bir diğer önemli katkısı ise üniversitemizin çağın gerektirdiği şekilde toplum ve sanayi ile birlikte kalkınma için çözüm üretmemize olanak sağlaması oldu. Ancak asıl konu, projelerdeki bu başarıyı sürdürebilmek. Bunu sürdürülebilmek ve başarının sistematik olarak artması için doğru kurgulanmış yapılar oluşturduk. Bu bilinçte bir üniversite olarak akademisyen ve öğrencilerimizin elde ettiği başarının arkasında durmaya ve tüm kaynaklarımızı seferber etmeye devam edeceğiz.

 

Röportajın gazete versiyonuna ulaşmak için tıklayınız.

Öğrenci Destek Hattı